İstanbul'un Tarihi Yerleri - Tarihi Yerleri

Sıcak Sıcak

İstanbul'un Tarihi Yerleri

Doğası, kültürü ve tarihi zenginlikleriyle çağların şehri İstanbul.

Türkiye ve dünyanın en önemli şehirleri arasında gösterilen İstanbul, coğrafi açıdan da oldukça önemli bir konumdadır. Asya ve Avrupa’nın bağlantı noktası konumunda yer alan şehir, Doğu ile Batı kültürlerinin kaynaşmasının en güzel örneklerindendir.

Tarihi boyunca büyük iki imparatorluğun başkenti konumunda yer almış, uğruna birçok savaş verilmiştir. Şehrin bilinen en eski ismi ise “Byzantion” olarak belirtilmektedir. Sizler için hazırladığımız bu yazıda İstanbul’da görülmeye değer zenginlikleri paylaşacağız. Bir söz vardır “Ömür biter ama İstanbul bitmez.” diye, bu söz o kadar doğrudur ki bunu birazdan anlayacaksınız.

Ayasofya Müzesi

Dünya’daki mimarı yapılar arasında en gösterişli ve ünlü yapılardan birisidir. Türkler tarihte Orta Asya’da Hun Abidelerini diktikleri esnada, o zamanlar Konstantinopolis olarak anılan şehirde Ayasofya’nın inşaatı başlamıştı. Geçmiş ve günümüzde şehrin en önemli sembolü haline gelmiştir.

Fatih’in bir devri kapatıp yenisini başlattığı İstanbul’un fethinin ardından yapılan ilk işlemler arasında Ayasofya’nın Cami’ye çevrilmesi yer almıştır. Yapıda yer alan tüm mozaikler ve ikonlar zarar görmeyecekleri bir şekilde üstleri örtülmüştür. Yapımından sonra birçok kez restorasyon çalışmasına maruz kalmıştır. En büyük restorasyon çalışması ise Mimar Sinan tarafından yapılmış ve kubbesi güçlendirilmiştir.

1 Şubat 1935’e gelindiğinde Gazi Mustafa Kemal’in isteği üzerine Ayasofya müzeye çevrilmiştir. Günümüzde İstanbul’da gezilmeye değer en önemli müzelerden birisi halindedir ve yerli – yabancı tüm turistlerin ziyaretine açıktır.

Galata Kulesi

İstanbul geziniz esnasında uğrayabileceğiniz en romantik adreslerden birisi Galata Kulesi’dir. Hakkında yayılmış birçok efsane vardır ve halen yayılmaya devam etmektedir. Şehrin en önemli yapılarından birisidir. Görkemli bir görünüme sahip olan kule, ne zaman yapıldığı konusunda net bir bilgi bulunmuyor olsa da İmparator Jüstinianus zamanında inşa ettirildiği düşünülmektedir.

Geçmiş dönemlerde, Cenevizliler tarafından İsa Kulesi olarak anılmıştır. Bizans İmparatorluğu döneminde ise Büyük Kule ismini almıştır. Yaklaşık olarak 10 Bin ton ağırlığında bir kuledir. Osmanlı dönemine gelindiğinde ise kule birçok amaca hizmet etmiştir. Hapishane, sığınak, yangın ihbar ve rasathane gibi birbirinden farklı amaçlara ev sahipliği yapmış ve oldukça sık restore edilmiştir.

Ayrıca meşhur Hezarfen Ahmet Çelebi, IV. Murat döneminde yaptığı tahta kanatlarla kuleden atlayarak Üsküdar’a kadar uçmayı başarmıştır.

Dolmabahçe Sarayı

İstanbul’un gezilmeye değer yerleri arasında başlarda yer alan saray, Sultan Abdülmecit tarafından yaptırılmıştır. Yapımında batının etkisi dikkat çeken saray, Barok stilinde yapılmıştır. Bazı tarihçiler tarafından batıdan alınmış borç parayla yaptırılması fazlaca eleştirilmektedir. Osmanlı bu yapıyı yaparken güç gösterisi yapmayı amaçlamış olsa da hedefine ulaşamamıştır. Çünkü güç gösterisi bu dönemlerde bilim, ekonomi, özgürlük ve eğitim seviyeleriyle doğru orantılı olarak yükselmekteydi.

Saray yapımının ardından 1924 yılına kadar 6 padişaha ve Osmanlı Halifesi Abdülmecid Efendi’ye ev sahipliği yapmıştır. 1927 yılından 1949 yılına kadar Cumhurbaşkanlığı makamı olarak görev yapmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk 1927-1938 yılları arasında burayı kullanmış ve son nefesini 10 Kasım 1938’de yine burada vermiştir.

Yerebatan Sarnıcı

İstanbul’un toprağın üstünde kalan büyüleyici güzelliklerinin yanı sıra birde yerin altında oldukça büyüleyici mekanlara ev sahipliği yapmaktadır. Halk tarafından sayısız gibi görünmekte olan mermer sütunlarından dolayı “Yerebatan Sarayı” olarak isimlendirilen yapı Jüstinianus tarafından su ihtiyacını karşılaması için yaptırılmıştır. Yapının yer aldığı bölgede öncesinde Bazilika yer almasında dolayı “Bazilika Sarnıcı” olarak da isimlendirildiği görülmektedir.

Yapı 4,8 metre kalınlığında duvar ve Horasan harcından yapılmış bir zemine sahiptir. Bu sayede su geçirmez hale getirilen sarnıç, 100 Bin Ton su depolayabilecek bir kapasiteye sahiptir. Günümüzde müze olarak kullanılan Yerebatan Sarnıcı aynı zamanda çeşitli etkinliklerde kullanılmaktadır.

Kız Kulesi

İstanbul Boğaziçi’nin en önemli simgelerinden birisi haline gelen Kız Kulesi, 18. Yüzyılda yapılmıştır. Yapının dikildiği adacıkta öncesinde 12. Yüzyıldan kalma bir Bizans Kalesi yer alıyordu. Eski dönemlerde birçok amaca hizmet etmiş, günümüzde oldukça popüler bir restoran ve gece kulübü olarak hizmet vermektedir. Geçmiş dönemlerinde; Kolera salgını döneminde karantina merkezi olarak kullanılan kule, deniz feneri, gümrük kontrol noktası ve gemilerin geçişleri sırasında ücret ödeme adresi olarak kullanılmıştır.

İsmini tarihte trajik bir efsaneden almıştır Kız Kulesi. Efsane, bir kahinin genç bir prensese yılan sokması sonucunda öleceğini söylemesiyle başlar. Kahinin sözü üzerine prenses yılanların tırmanamayacağı bu kuleye sığınmak zorunda kalır. Talihsiz prensesimiz, bir gün incir dolu sepetin içerisine gizlenmiş olan bir yılan tarafından ısırılarak zehirlenir. Kule farklı dillerde “Leandros” olarak da anılmaktadır. Bu isim her gece Hero’yu görmeye için Çanakkale Boğazı’nı yüzerek geçen Leandros’tan gelir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder